Kardeşlik, Cömertlik, Sevgi (Kore)


Kısa – Kısa (4-6 dakika) – Yaklaşık 280 kelime


Bir zamanlar babalarından miras kalan tarlayı birlikte eken iki erkek kardeş vardı. İkisi de evliydi ve kendi aileleri vardı. Son derece sevgi ve saygı içinde geçinirlerdi. Sonbaharda hasadı topladıktan sonra, pirinci tarlanın ortasında iki eşit yığına ayırdılar. O gece, herkes uykuya daldıktan sonra, büyük kardeş aklından geçirdi: “Kardeşimin yeni bir ailesi var, çocukları küçük. Benimkinden daha fazla ihtiyacı vardır.” Yatağından sessizce kalktı, kendi yığınından birkaç çuval pirinç aldı ve gizlice kardeşinin yığınına ekledi. Aynı saatlerde, küçük kardeş de yatağında düşünüyordu: “Ağabeyimin ailesi daha kalabalık, daha fazla boğaz doyurması gerekiyor. Onun payı daha fazla olmalı.” O da sessizce yatağından kalktı, kendi yığınından birkaç çuval pirinç alıp ağabeyinin yığınına ekledi. Ertesi sabah iki kardeş tarlaya geldiklerinde, yığınların hala eşit olduğunu görünce çok şaşırdılar. İkisi de bir anlam veremedi. O gece yine aynı şeyi yaptılar. Ve ertesi sabah yığınlar yine eşitti. Bu durum üç gece boyunca tekrarlandı. Dördüncü gece, sırtlarında pirinç çuvallarıyla karanlıkta ilerlerken, tarlanın tam ortasında birbirleriyle çarpıştılar. Ellerindeki çuvalları gören kardeşler, her şeyi anladılar. Hiçbir şey söylemeden, çuvallarını yere bıraktılar ve birbirlerine sımsıkı sarıldılar. O an, sahip oldukları en büyük zenginliğin tarladaki pirinç değil, birbirlerine duydukları bu sevgi olduğunu anladılar.

Sevgi Dolu Kardeşler

Kardeşlik, Cömertlik, Sevgi (Kore)


Kısa – Kısa (4-6 dakika) – Yaklaşık 280 kelime


Bir zamanlar babalarından miras kalan tarlayı birlikte eken iki erkek kardeş vardı. İkisi de evliydi ve kendi aileleri vardı. Son derece sevgi ve saygı içinde geçinirlerdi. Sonbaharda hasadı topladıktan sonra, pirinci tarlanın ortasında iki eşit yığına ayırdılar. O gece, herkes uykuya daldıktan sonra, büyük kardeş aklından geçirdi: “Kardeşimin yeni bir ailesi var, çocukları küçük. Benimkinden daha fazla ihtiyacı vardır.” Yatağından sessizce kalktı, kendi yığınından birkaç çuval pirinç aldı ve gizlice kardeşinin yığınına ekledi. Aynı saatlerde, küçük kardeş de yatağında düşünüyordu: “Ağabeyimin ailesi daha kalabalık, daha fazla boğaz doyurması gerekiyor. Onun payı daha fazla olmalı.” O da sessizce yatağından kalktı, kendi yığınından birkaç çuval pirinç alıp ağabeyinin yığınına ekledi. Ertesi sabah iki kardeş tarlaya geldiklerinde, yığınların hala eşit olduğunu görünce çok şaşırdılar. İkisi de bir anlam veremedi. O gece yine aynı şeyi yaptılar. Ve ertesi sabah yığınlar yine eşitti. Bu durum üç gece boyunca tekrarlandı. Dördüncü gece, sırtlarında pirinç çuvallarıyla karanlıkta ilerlerken, tarlanın tam ortasında birbirleriyle çarpıştılar. Ellerindeki çuvalları gören kardeşler, her şeyi anladılar. Hiçbir şey söylemeden, çuvallarını yere bıraktılar ve birbirlerine sımsıkı sarıldılar. O an, sahip oldukları en büyük zenginliğin tarladaki pirinç değil, birbirlerine duydukları bu sevgi olduğunu anladılar.

Hikayeyi Değerlendir : 

0 / 5

Your page rank: