Turnanın Nankörlüğü (Tsuru no Ongaeshi)

Minnettarlık, Fedakarlık, Kırılan Sözler (Japonya)


Orta – Orta (7-9 dakika) – Yaklaşık 390 kelime


Karlı bir kış gününde, fakir ama iyi kalpli yaşlı bir çiftçi, bir tuzağa yakalanmış yaralı bir turna kuşu buldu. Kuşa acıdı, onu tuzaktan kurtardı ve yaralarını sardıktan sonra gökyüzüne saldı. O akşam, kapıları çalındı. Kapıda, fırtınada yolunu kaybetmiş güzel bir genç kadın duruyordu. Yaşlı çift, ona acıyıp geceyi evlerinde geçirmesini teklif etti. Kadın o kadar nazik ve yardımseverdi ki, çiftin yanında kalmaya devam etti ve onlara öz evlatları gibi baktı. Bir gün genç kadın, “Size bir iyilik yapmak istiyorum, ama bir şartım var. Ben içerideki odada dokuma yaparken asla, ama asla kapıyı açıp bakmayacaksınız,” dedi. Çift söz verdi. Kadın üç gün boyunca odadan çıkmadan dokuma tezgahında çalıştı. Sonunda elinde hayatlarında gördükleri en güzel, ışıl ışıl parlayan kumaşla dışarı çıktı. “Bunu şehirde satarsanız, uzun süre geçinirsiniz,” dedi. Çiftçi kumaşı sattı ve çok para kazandılar. Ancak zamanla para bitti ve açgözlülükleri arttı. Yaşlı kadın, kocasına baskı yaparak kızdan bir kumaş daha dokumasını istemesini söyledi. Genç kadın, üzgün bir şekilde kabul etti ve yine aynı şartı koştu. Bu kez daha da zayıflamış bir halde odadan çıktı ve onlara daha da güzel bir kumaş verdi. Para onları bir süreliğine daha zengin etti ama hırsları dinmedi. Üçüncü kez kumaş istediler. Kadın tekrar odaya kapandı. Bu sefer merakına yenik düşen yaşlı kadın, kapının aralığından içeri baktı. Gördüğü şey karşısında donakaldı: Odada genç kadın yoktu. Onun yerine, kendi tüylerini tek tek yolup tezgaha dokuyan, kanlar içindeki o yaralı turna kuşu vardı. Fark edildiğini anlayan turna, işini bitirdi. Son kumaşı onlara uzattı ve hüzünlü bir sesle, “Ben sizin kurtardığınız turnaydım. Size olan borcumu ödemek istedim. Ama sırrımı öğrendiğinize göre artık burada kalamam,” dedi. Sonra pencereden uçarak karlı gökyüzünde kayboldu ve bir daha asla geri dönmedi.

Hikayeyi Değerlendir : 

0 / 5

Your page rank: