Şanslı Adamın Atı
Şanslı Adamın Atı
Kader, Bakış Açısı, Bilgelik (Çin)
Kısa – Kısa (4-6 dakika) – Yaklaşık 320 kelime
Çin’in kuzey sınırında yaşayan yaşlı bir bilge adam vardı. Hayatını at yetiştirerek kazanıyordu. Bir gün, en değerli atlarından biri kaçıp sınırın ötesindeki göçebelerin arasına karıştı. Haberi duyan komşuları, bilge adama “Ne kadar büyük bir şanssızlık!” diyerek taziye ziyaretine geldiler. Bilge adam sakince omuz silkti ve cevap verdi: “Belki. Ama şanssızlık mı, şans mı… Kim bilir?” Birkaç ay sonra, o kaçan at bir sürü yabani atla birlikte geri döndü. Bilge adamın bir anda bir düzine atı olmuştu. Komşuları bu defa “Ne kadar büyük bir şans!” diyerek tebrik etmeye koştular. Bilge adam yine sakince gülümsedi: “Belki. Ama şans mı, şanssızlık mı… Kim bilir?” Kısa bir süre sonra, bilge adamın oğlu bu yeni, vahşi atlardan birini terbiye etmeye çalışırken attan düştü ve bacağını kırdı. Artık yürüyemiyordu. Komşuları yine geldiler, “Oğlunun başına bu geldi… Bu atlar sana şans değil, felaket getirdi. Ne büyük şanssızlık!” dediler. Bilge adam başını salladı ve cevapladı: “Belki. Ama kim bilir?” Ertesi yıl, imparatorluk büyük bir savaşa girdi ve ordu, bölgedeki tüm sağlıklı genç erkekleri askere çağırdı. Sınıra giden gençlerin neredeyse tamamı bir daha geri dönmedi. Bilge adamın oğlu ise bacağı kırık olduğu için askere alınmadı ve hayatta kaldı. Komşuları, savaşta kaybettikleri evlatlarının yasını tutarken bilge adama hak verdiler. Hayatta bazen şanssızlık gibi görünen bir olayın aslında büyük bir şans, büyük bir şans gibi görünen bir olayın ise felaket olabileceğini anladılar.