Bambu Kesicisinin Hikayesi (Kaguya-hime)

Bambu Kesicisinin Hikayesi (Kaguya-hime)

Güzellik, Fani Dünya, Kader (Japonya’nın en eski masalı)

Orta – Orta (7-9 dakika) – Yaklaşık 410 kelime

Çok eski zamanlarda, yaşlı ve çocuksuz bir bambu kesicisi yaşardı. Bir gün ormanda çalışırken, kökünden ışık saçan gizemli bir bambu kamışı gördü. Merakla kestiğinde, içinde başparmağı büyüklüğünde, minicik, güzel bir kız çocuğu buldu. Onu evine götürdü ve karısıyla birlikte kendi çocukları gibi büyütmeye karar verdiler. Adını Kaguya-hime (Parlayan Prenses) koydular. Kaguya-hime, mucizevi bir hızla büyüyerek dillere destan bir güzelliğe ulaştı. O eve geldiğinden beri, yaşlı adam ne zaman ormana gitse, kestiği bambuların içinden altın külçeleri bulmaya başladı ve aile kısa sürede zenginleşti. Prensesin şöhreti tüm ülkeye yayıldı. Beş soylu prens, onunla evlenmek için sıraya girdi. Kaguya-hime, onlardan kurtulmak için her birine imkansız bir görev verdi: birinden Buda’nın efsanevi sadaka kasesini, diğerinden ateş geçirmez Ateş Faresi’nin kürkünü, bir diğerinden ise ejderhanın boynundaki beş renkli mücevheri getirmesini istedi. Prenslerin hepsi ya hile yapmaya çalışırken ya da görev sırasında başarısız olarak geri döndüler. Sonunda İmparator bile onun güzelliğini duydu ve ona evlenme teklif etti. Ancak Kaguya-hime onu da nazikçe reddetti ve acı gerçeği açıkladı: O aslında bu dünyaya ait değildi, Ay’ın başkentinden gelmişti ve yakında halkı onu geri götürmek için gelecekti. Belirlenen gecede, gökyüzü parlak bir ışıkla aydınlandı ve Ay’dan gelen görkemli bir kafile yeryüzüne indi. Kaguya-hime, ağlayan yaşlı anne ve babasına veda etti. İmparator’a da bir mektup ve bir şişe “Ölümsüzlük İksiri” bıraktı. Ardından kafileyle birlikte gökyüzüne yükseldi. İmparator, Kaguya-hime olmadan sonsuza dek yaşamanın bir anlamı olmadığını düşündü. Askerlerine, mektubu ve iksiri alıp Japonya’nın gökyüzüne en yakın dağına götürmelerini ve orada yakmalarını emretti. O günden beri, imparatorun aşkının dumanının hala tütmekte olduğuna inanılan o dağa “Fuji Dağı” (Ölümsüzlük Dağı) dendi.